Doctor Strange in the Multiverse of Madness filmine artık sadece saatler kaldı. Geçtiğimiz yıl WandaVision’ın yayınlanmasından itibaren başlayan heyecanımız her geçen gün artarak çoğaldı ve artık içimiz içimize sığmaz oldu. Marvel’ın, End Game gibi insanı süper kahraman filmlerine doyuran bir yapımdan sonra hâlâ daha bizi bu kadar heyecanlandırmasına olan şaşkınlığımız şöyle bir kenara dursun, MCU’daki en orijinal başlangıç filmlerinden birine sahip olan Doctor Strange’in devam filmine neredeyse End Game kadar heyecanlanmamız akıl alır gibi değil. Fakat heyecanlanıyoruz işte… Sahi, biz Doctor Strage in the Multiverse filmine neden bu kadar heyecanlanıyoruz? Bunun için bir değil tam 10 sebebimiz var!
1) Her şey birbirine bağlanacak! (mı?)
Aklımızdaki en büyük soru işareti kesinlikle bu. WandaVision’da MCU’ya dâhil olan büyücüler ve Darkhold’un, Loki’de bozulan zaman çizgisinin, Spider-Man: No Way Home’da bizzat Doctor Strange’in kendisi tarafından yapılan bir hata yüzünden iç içe geçen paralel evrenlerin bu filmde bir açıklamaya kavuşmasını bekliyoruz. Yani sadece başlı başına bu madde bile aslında hem bizim Doctor Strange in the Multiverse’den ne kadar büyük bir beklentilerimizin olduğunu gösteriyor hem de Marvel’ın bu filme yüklediği zor görevleri açık ediyor.
2) Ah Wanda, Vah Wanda…
WandaVision, benim için hâlâ Marvel-Disney’in ellerinden çıkan en iyi dizilerin başında geliyor. Yer yer eğlendiğimiz, yer yer üzüldüğümüz, yer yer kızdığımız dizi finaliyle birlikte bizi kedere boğdu. Bu kederin en büyük sebebi tabii ki bir türlü huzur bulamayan Wanda’ydı. Age of Ultron’da kardeşini kaybeden, Civil War’da sivillerin ölümüne neden olan, Infinity War’da sevdiği robotun ölümünü izleyen Wanda, WandaVision dizisinde yaşanan olaylarla hepimizi göz yaşları içerisinde bıraktı. Biz artık Wanda’nın huzuru bulmasını gönülden istiyoruz fakat Marvel, henüz Wanda’nın çektiği acıları yeterli bulmamış gibi gözüküyor. Doctor Strange in the Multiverse of Madness filmine nasıl başlayacağını az çok bildiğimiz Wanda’nın, filmin sonundaki akıbetini çok ama çok merak ediyoruz.
3) Kara Kaplı Kitap
Wanda’nın başına gelenleri çok merak ediyoruz etmesine ama merak ettiğimiz başka bir şey daha var… Agatha Harkness’dan koparılarak Wanda’nın eline düşen Darkhold’un, MCU’da ne gibi roller oynayacağı büyük bir merak konusu. Aslında Darkhold, Agents of Shield izleyenler için yabancı değil. Fakat Agents of Shield dizisinde Ghost Rider’ın cehennemin ta dibine götürdüğü kitabın, hiçbir şey olmamış gibi Agatha’nın çıkması AoS’nin canon olmadığını bir kez daha yüzümüze çarpıyor. Bu yüzden kara kaplı kitabın Wanda’ya ya da genel olarak MCU’ya neler yapacağını tahmin edemiyoruz fakat görmek için sabırsızlanıyoruz.
4) Bu Strange, Başka Strange!
Spider-Man: No Way Home filmini izlemeye giderken, hepimiz gördüğümüz şeyler karşısında çılgına dönmeyi bekliyorduk. Adeta bir duygu treni gibi bizi oradan oraya sürükleyen film, end creditsinde gösterilen Doctor Strange in the Multiverse of Madness fragmanıyla bile bizim ağzımızı açık bıraktı. Fragmanın en can alıcı noktasında görünen Evil Strange’in “Things just got out of a hand” repliği, daha Spider-Man: No Way Home izlediğim sinema salonundan çıkmadan Doctor Strange in the Multiverse of Madness’a gün saymama sebep oldu.
5) Sen Nerenin Kaptanısın?
Kevin Feige’nin, “Galiba fragmanlarda biraz fazla şey gösterdik” dediği şeylerden bir tanesi bence budur. Daha ikinci TV Spot’undan, ortada oradan oraya seken bir kalkan gördük. Bu kalkana yakından baktığımızda ise, tanıdığımız yıldız ambleminin yerini bir İngiliz bayrağı aldığını fark ettik. Tabii aklımıza hemen What IF…?’de yakından gördüğümüz Captain Britain geldi. Henüz Hayley Atwell’ın bu rol için yeniden MCU’ya dönüp dönmediğini bilmiyoruz fakat fragmanın bize bir Captain Britain sözü var!
6) Dirileri Yetmedi, Bir de Ölüleriyle Uğraşıyoruz!
Daha Doctor Strange’in ilk film vizyondan kalkmamışken, gelen dedikodular serinin ikinci filminin bir korku filmi olacağı yönündeydi. Bu iddia daha sonra Marvel yetkilileri tarafından reddedildi. Fakat, her ne kadar biz kendisini Spider-Man üçlemesiyle tanısak da kült korku filmlerini yönetmeni olarak öne çıkan Sam Raimi’nin Doctor Strange in the Multiverse of Madness’ın yönetmen koltuğuna oturması, yeniden bizi ümitlendirdi. Fragmanlarda gördüğümüz zombi Wanda ve zombi Doctor Strange’i görmemiz, filmde az da olsa korku öğelerinin bulunabileceğini gösteriyor. Keşke daha fazla olsalar ama olsun, buna da şükür.
7) Peki ya, What IF…? Beklediğimizden Daha Önemli Olsaydı?
Son üç maddeyi okuduktan sonra bunun geleceğini tahmin etmeniz gerekirdi. What IF…? dizisi ilk yayınlandığında, Marvel’ın kendine özel bir animasyon antolojisine sahip olacağı için çok heyecanlıydım. Her bölümünde bambaşka maceralara çıkacağım ve uçuk kaçık hikâyelerin anlatılacağı yapımı izlerken çok eğleniyordum. Fakat bir anda bütün bu hikâyelerin birbirine bağlanması ve aslında izlediğim şeyin birbirinden bağımsız olayların anlatılmadığı bir dizi olduğunu anladığımda şok olmuştum. Tabii aynı şok duygusunu, Spider-Man: No Way Home’da Evil Strange’i görünce kat be kat daha fazla yaşadım. What IF…? dizisi hiç de bizim sandığımız gibi eğlenceli, minik bir animasyon dizisi değil; evrenin en büyük olaylarını anlatan bir yapım oldu adeta. Anlattığı Evil Strange, Zombi Wanda ve Doctor Strange, Captain Britain gibi karakterlerin her birinin Doctor Strange filminde yer alması bize, “What If…?’de izlediğimiz ya da izleyeceğimiz başka neleri MCU’da göreceğiz acaba?” gibi sorular sordurttu.
8) Yepyeni ve gizemli bir karakter!
Doctor Strange in the Multiverse of Madness filminde görmeyi beklediğimiz bir sürü karakter var. Strange, Wong, Wanda, Mordo ve daha birçokları… Fakat nispeten çizgi romanlarda bile yeni yeni görmeye başladığımız Ms. America ya da America Chavez’i görmeyi hiç beklemiyorduk. Yine de Utopian Parallel isimli bir büyülü diyarda doğan ve her iki annesinin de bu diyarı kurtarmak için kendini feda etmesinin ardından bir portal açarak Multiverse’de seyahat edip tıpkı anneleri gibi kahramanlık yapmak isteyen bir karakterin, Doctor Strange in the Multiverse of Madness filminde gözükmesinden daha doğal bir şey göremiyoruz.
9) Bir Illuminati’miz eksikti!
Geldik en can alıcı konulara. Doctor Strange in the Multiverse of Madness’ın, Super Bowl’da gösterilen fragmanında “Ona gerçeği söylemeliyiz” repliğiyle Sör Patrick Stewart’ın sesini duyar duymaz kelimenin tam anlamıyla çılgına döndük. Her ne kadar Sör Patrick Stewart, başlangıçta sesin kendisine ait olmadığını iddia etse de daha sonra kimseyi inandıramayacağını anlayınca pes etti ve MCU bünyesine katıldığını doğruladı. Marvel’ın en gizli organizasyonlarından biri olan Illuminati’nin MCU’ya katılmasını herkese duyuran bu küçük replik ayrıca birçok potansiyel olayı da beraberinde getirdi. Illuminati’yi hiç duymayanları şu yazımıza alalım, geri kalanlarla gelin beraber bu potansiyel hikâyeler neymiş ona bakalım.
10) Mutantlar, Inhumanlar, Namor, Fantastic Four, Ne Ararsan Var!
Sör Patrick Stewart’ın canlandırdığı Profesör Charles Xavier‘in de yer aldığı Illuminati’nin üyeleri arasında Tony Stark, Reed Richards, Namor ve Black Bolt da yer alıyor. Bu insanların MCU’da yan yana görünmeleri demek aynı zamanda MCU’da mutantların, inhumanların ve Fantastik Four’un da yer aldığını resmi olarak ilan etmek demek oluyor. Bu gruplardan yalnızca bir tanesinin bile MCU’da görünmesinin çok büyük bir haber olduğunu göz önüne alırsak, hepsinin birden MCU’ya dâhil edildiği olası bir senaryoda akıl meleklerimizi kaybetmemiz işten bile değil. Bakın mutantlar diyorum, Deadpool diyorum, Wolverine diyorum, Inhumanlar diyorum, Doctor Doom diyorum yahu! Olasılıkların sınırı yok!
Siz Doctor Strange in the Multiverse of Madness filmine heyecanlı mısınız? Bizim saydığımız sebeplerden başka heyecanlanmak için sebepleriniz var mı? Varsa yorumlara yazarsınız.
https://ift.tt/daRwULm
Geekyapar!
https://ift.tt/JdQ3OuM